25 Nisan 2016 Pazartesi

Balığın Günlüğü

Herkese Merhaba;

Bugün cam kavanozların ardında kalmış ancak evimizin rengarenk canlıları olan balıkları ele alıcaz.




                                                                  BALIKLAR





En Çok Bilinen Akvaryum Balıkları 



Astronot Balığı; İştahlı ve çabuk büyüyen, 20-30 cm boylara ulaşan bir balıktır. henüz genç ve küçükken göze şirin gözükmesi ise bu türün bir şanssızlığıdır. gerektirdiği akvaryum şartları düşünülmeden alınıp küçük akvaryumlara konulanların çoğu zaman içinde geri dönüşü olmayan deri hastalıklarına yakalanarak ölürler. çabuk büyüyeceği düşünülmesi gereken astronot, en az 500 litrelik geniş akvaryumlar gerektirir. akvaryum ne kadar geniş olursa o kadar sağlıklıdır. çok fazla besin tükettiği için güçlü bir filtrasyon ve düzenli su değişimleri ihmal edilmemelidir. kumları kazıp akvaryumdaki taşları yerlerinden oynatabilirler. iyi bakılırlarsa 10 yıldan fazla yaşayabilirler. 




 
Benekli çöpçü balığı ; Doğal yaşam alanı Güney Amerika olan, yaklaşık 7-10 cm boyunda bir balık türüdür.
Karma akvaryumlarda beslenebilen bir balıktır. Akvaryumun tabanındaki artık yemleri temizlediği için “çöpçü” adını almıştır. Akvaryum tabanında ince kum bulunmasını sever. Çöpçüler sürü balıklarıdır, en az 6’lı grup halinde beslenmeleri önerilir. Yumurtayla çoğalırlar, akvaryumda çoğalmaları zordur. Hepçildir.




Cam kedibalığı;  Doğal yaşam alanı Güneydoğu Asya olan, yaklaşık 12-15 cm boyunda olan barışçıl bir balık türüdür.
Akvaryumda orta ve alt düzeylerde yüzer. Ba yukarda, kuyruğu aşağıda kendine özgü bir yüzme biçimi vardır. Sürü balığıdır. Akvaryumlarda grup halinde beslenmeleri gerekir. Akvaryumda çoğalması güçtür. Bakımı deneyim gerekitir. Etçildir.




  Cüce guramiler; Genellikle guramilere göre daha ılımlı ve sakin olurlar. Mavi ve kırmızı ağıtlıklı olan renkleriyle dikkat çekerler. Beta, Cennet balığı, Gurami gibi türler Labirentliler olarak adlandırılır bunun nedeni bulundukları sudaki oksijen miktarı çok düştüğünde hayatta kalmalarını sağlayan labirent adı verilen ek solunum organlarınada sahip olmalarıdır, doğrudan havadan oksijen temin edebilirler. Tropik akvaryumlarda sakin türlerle rahatlıkla beslenebilir.




Cüce vatoz; En çok aranan yosun yiyenlerden biridir. Karma akvaryumlar için İdeal bir balıktır. Tabanda yaşar ve gün içinde kovuklarda saklanmayı sever. Bir kez akvaryuma aklimatize olup alıştıktan sonra bakımı kolay sayılır.
Yetişkin erkek balıkların burunlarındaki dikenler daha sık ve belirgindir. İyi bakıldıklarında barışçı karma akvaryumlarda kendiliklerinden çoğalabilirler.







 Discus Balığı; Akvaryum dünyasının en gözde canlılarındandır. Discus’lar muhteşem renkleri ve göz alıcı vücut yapılarıyla her akvaristin rüyalarını süsler.Akvaryumda discus türü balıkları beslemek oldukça zordur ve profesyonel tecrübe gerektirir. Discus’lar muhteşem görüntülerini, narin huylarıyla tamamlarlar. Oldukça narin ve hassas canlılardır. 20 santimetre boya ulaşabilen bu balıklar akvaryumdaki en ufak bir değişiklikte hastalanabilirler. Ya da kalıcı bir sakatlığa maruz kalabilir.









Rainbow (Gökkuşağı) Balıkları; Gökkuşağı balıklarının bakımı ve beslenmesi, genel akvaryum koşulları sağlandığında oldukça basittir.  Akvaryumda ele alınan balıklar arasında bakımı en kolay olan türlerdendir diyebiliriz.  Aynı zamanda bir akvaryum balığında aranılan ve aşağıda sıralanan bütün olumlu koşullara da sahiplerdir.







Japon Balığı; Bir çoğumuzun akvaryum hobisine ilk başlangıcı bu balıklarla olur. Bu balıklara (bilmeden) eziyet ederiz. Küçücük bir fanus içinde filitresiz yaşatmaya çalışırız. Daha sonra biraz bilgi edinince biraz daha büyük ama yetersiz bir akvaryumda yaşatmaya çalışırız. Çoğu zaman hastalıklarla uğraşır ve forumları bu hastalıklarla doldururuz. Aslında sebebi bu balıkların uygun olmayan koşullarda yaşatılmaya çalışılmasıdır.
Japon balıkları için balık başına en az 10lt su düşmeli ve akvaryum en az 100lt olmalıdır. Daha küçük akvaryumlarda da balıklar yaşatılabilirse de balıkların sağlığı açısından pek uygun değildir. JApon balıkları için akvaryumun taban alanının geniş olması daha iyidir. Bu tip akvaryumların görselliği biraz zayıf olsa da taban alanındaki genişlik balıkların daha rahat hareket etmelerini sağlar.


Kakadu Çiklit; çiklitgiller (Cichlidae) familyasından doğal yaşam alanı Güney Amerika olan uysal bir balık türüdür. Tehdit altında bulunmayan tür, yaygın olarak akvaryumlarda yetiştirilir.

Erkek kakadu çiklitin boyu 8 cm uzunluğunda ve uzun yüzgeçlidir. Dişi ondan daha küçük olup 5 cm ve kısa yüzgeçlidir. Vücut şekli uzun ve orta boy, dudakları ise kalındır. Erkek, dişiden karın ve kuyruk yüzgeçlerinin kırmızı/turuncu rengiyle ayırt edilebilir. Sırt yüzgecinde önde 3 veya 4 sert dikensi uzantılar bulunur. Karın yüzgeci açıktır. Dişi ise erkeğe göre daha sönük renklerde olup onun gibi dikensi sırt yüzgecine sahip değildir. Her iki cinste de gözden başlayıp alt solungaç kapaklarına kadar gelen koyu bir çizgi bulunur.




Neon Tetra;Bütün vücut boyunca elektrik mavisi, göz alıcı bir çizgi uzanır,Alt kısım arkaya doğru parlak kırmızıdır, dişilerin vücudu ise erkeklerinden daha toplu ve yuvarlaktır.Ortalama boyu 4 cm dir.Bakımı kolay, iyi huylu ve sürü halinde tutulmasında hayır vardır.Zaman içinde sırt yüzgecinin altında genişleyen donuk bir alan olarak ortaya çıkan neon hastalığına yenik düşer.
pul yem ile beslenirler.Üremesi yumurta serpici, yumuşak ve asidik sulu, bol bitkili özel bir akvuryum ister.Orta seviyelerde yüzerler.



Rasbora; 5-6 yıl kadar yaşarlar. Barışçıl bir karma akvaryum balığıdır. En az 6'lı sürü halinde beslenmelidir. Bol bitkili ve gölge bölgeleri bulunan akvaryumları severler. Işık şiddeti az olmalıdır. Doğasında kurtçuklar, kabuklular ve böceklerle beslenirler.









Zebra Balığı;  Yeterince geniş akvaryumlarda bakılmak şartıyla, yeni başlayanlar için de önerilebilecek dayanıklı balıklardır. Özellikle üreme zamanlarında aşırı derecede saldırganlaşabildikleri için ancak kendileri gibi dayanıklı, Ateş Ağız veya Jack Dempsy gibi diğer orta boy Amerika çiklitleriyle bir arada tutulabilirler.
Yumurtlamak için korunaklı bir kovuktaki dikey zeminleri tercih etmelerine rağmen taşlık veya kumluk her türlü ortamda üreyebilirler. Kendilerine uygun yuvalar oluşturmak için kumları ağızlarıyla kazar, taşları yerlerinden oynatırlar. Gençken biribirlerine alıştırlmaları şartıyla geniş bir akvaryumda birden çok çift barındırılabilir. Yumurtalarını ve yavrularını çok iyi korurlar.





Birde bunlara ek olarak beta balığını ekleyebiliriz.Ancak akvaryum balıkları sırasına koyamayız. Çünkü betalar yalnız yaşayan balıklardır.  Erkekleri kavgacı olduğundan tek bakılan bir Güney Asya türüdür. 23-24 derece sıcaklıklarda rahatça yaşama imkanı vardır. Labirentli bir tür olup, su üzerinden de oksijen temin edebilmektedir. Rahat oksijen alması için akvaryumunuzun üstü açık olmalı ki rahat oksijen alsın.


Unutmayalım akvaryumdaki sorunlarımızın önemli bir kısmı yanlış balık seçimi nedeniyle olmaktadır. Belirtilen tür seçimine ek olarak, ilk başlarda tek tür beslemek, dişi erkek oranı önemliyse işi bilen birine seçtirip satıcıdan garanti almak, karantina tankımız yoksa bir balığın sağlıklı olmasından emin olup birkaç gün gözlemleyip almak gerekir.Bu minik canlılar kadar sakin ve huzur veren bir evcil hayvan daha yoktur sanırım.Gerekli şeyleri yaptığımızda en yakın arkadaşlarımızdan olacaklardır.




Tavşan ve Hamsterin Günlüğü


Herkese merhaba;

Bugün evcil hayvanlardan tavşan ve hamster hakkında bilgi verelim.


                                



                                          TAVŞANLAR 



Tavşanlar doğada av konumunda oldukları için ürkek canlılardır. Bu sebeple yeni bir ortama uyum sağlaması biraz zaman alabilir. Özellikle yeni almış olduğunuz bir tavşanınız varsa yeni ortamına alışıncaya kadar daha dikkatli davranmalısınız. Tavşanınızın yaşadığı yerde gürültülü seslerin çıkarılması tavşanınızı strese sokabilir. Ancak ortamına alışıp kendini güvende hissettikten sonra, tavşanların ne kadar sevimli canlılar olduğunu sizde göreceksiniz.








Tavşanlarınızın vücut dilini biraz daha iyi anlamak istiyorsanız birkaç ipucu verelim;


Boyunlarını eşyalara sürme; Tavşanlar, çenelerinin altında bulunan kıl folliküllerindeki salgı bezlerinden salgıladıkları feromonları çevrelerindeki cisimlere sürmek suretiyle kokularını çevreye bırakırlar. Bu kokuları alan diğer tavşanlar o bölgede yaşayan tavşanların varlığından haberdar olurlar. Bu davranış şekli tavşanlar için doğal ortamda aynı zamanda bir nevi iletişim aracıdır. ("Ben buralardayım, haberiniz olsun!" gibi) Böylelikle tavşanlar yaşadıkları bölgeyi ve diğer tavşanları tanıyabilirler.


Tünel Kazma;  Tavşanlar kendilerini güvende tutmak ve doğum yapmak için tüneller kazarlar. Tavşanlar gece aktif hayvanlar oldukları için, kazdıkları tünelleri gündüzleri dinlenme yeri ve sığınak olarak kullanırlar. Tavşanlar ev ortamında tünel kazamadıkları için; içgüdüsel olarak benzer ortamı sağlayan, kuytu ve üstü kapalı yerlere girmeyi çok severler.


Arka Ayaklarını Yere Vurma Davranışı; Korku ve stres yaratan ani değişiklikler (gürültü, koku vb.), gruptaki diğer tavşanları tehlikeye karşı uyarmak amacıyla, tavşanların arka ayaklarını yere vurma şeklindeki bir davranışı ortaya koymalarına neden olur.

 
Agresiflik ve Saldırganlık; Tavşanlar ergenlik döneminde genellikle hırçınlaşırlar. Zaman zaman hırlama ve pençeleme şeklinde davranışlar bu dönemde görülebilir. Bunun sebebi tamamen kendini koruma içgüdüsü ile ilgilidir. Çünkü doğal ortamda, ya da sayıca fazla tavşanların bir arada tutulduğu tavşan gruplarında; genç erkekler cinsel olgunluğa ulaştığı zaman, yetişkin erkekler onları kısırlaştırmaya çalışırlar. Tavşanların testislerini istedikleri zaman karınları içine çekebiliyor olmaları, bu kısırlaştırma faaliyetlerinden en az kayıpla kurtulmalarına yardımcı olur. Tavşanınız ergenlik dönemini atlatıp kendini koruyabilecek boyutlara ulaştığında, hırlama ve agresiflikler kaybolur.




Yalamak;  Bir sevgi göstergesidir. Tavşanlar kendi aralarında da hoşlanma ve sevgi göstermek için birbirlerini yalarlar, bu tavşan dilince öpücük manasına gelir. Not. Bazen tavşanınızı severken yeri yaladığını görebilirsiniz, ama aslında bu yere değil size yapılmış bir jesttir.



Size arkasını dönmesi: "Şu an hiç işim olmaz şimdi seninle, umurumda değilsin, gidebilirsin" demek

oluyor bu maalesef. Bazen de bir şey yaparken gidip arkasını dönüp size arkasını dönüp arkadan siz ona bakıyor musunuz diye size bakıyorsa, bu da bir kızgınlık, ufak bir küsme ifadesidir, popüler ifadesi ile 'trip atma' pozisyonudur bu.



Bir sevgi göstergesidir. Tavşanlar kendi aralarında da hoşlanma ve sevgi göstermek için birbirlerini yalarlar, bu tavşan dilince öpücük manasına gelir. Not. Bazen tavşanınızı severken yeri yaladığını görebilirsiniz, ama aslında bu yere değil size yapılmış bir jesttir.

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ

 Burun hareketleri: Tavşanların burunları pek durmaz aslında. Ama hareketler bir şey ilgilerini çektiklerinde, heyecanlandıklarında veya tedirgin olduklarında daha hızlı olacaktır ve o an çok sakin olmadığının bir göstergesi olabilir.


 Diş gıcırdatma: Genellikle okşanıp sevilirken dişlerini gıcırdatmaları kedilerin zevkten mırıldamaları ve gırlamalarına eş değer bir göstergedir ve çok hoşlandıklarına işarettir.

 

Hoplama (Binky): Koşarken veya dururken havada ani hoplamalar ve sıçramalar neşeden dans ettikleri anlamına gelir. Bazen kendi etraflarında havada 180 derece dönerler. Bu çok minik kısa ve yoğun bir ben çok mutluyum şu an ifadesidir. Not: Bu yazıyı yazan kişi tavşanı bunlardan yapsın diye amuda kalkmaya hazırdır.

Kafayı hızlı hızlı sallamak: Bu dansın mini versiyonudur, heyecanlandıklarında ve mutlu olduklarında kafa ve kulaklarını hızlı hareketlerle sallarlar.

Akla ayaklarını uzatarak yere yatma (bunny flop): Neredeyse bir L harfi gibi görünürler. Biz buna Cleopatra pozisyonu diyoruz. Bu yatış şekli dünyanın en mutlu ve huzurlu tavşanı olduğunun göstergesidir, keyfi kesinlikle yerindedir.

 

Sırtüstü uzanmak: Cleopatra pozisyonunun ikinci evresi sırtüstü olacak şekilde yuvarlanmaktır. Bu da olabilecek en huzurlu ve mutlu ifadelerden biridir. Bazen kendilerini bu şekilde transa sokabilirler.

Severken kafalarını tamamen yere yapıştırmaları: Adeta bir teslim ve kabul belirtisidir.Beni seviyorsun, tamam sev peki, izin veriyorum manasına gelir.


"Ben sinirliyim, kızgınım, endişeliğim" hareketleri: Arka ayakları kuvvetlice yere vurma: Bu bir şeye

gösterilen kızgın bir tepki olabilir beni neden bu odaya getirdin, ben salonda koşup eğlenmek istiyordum öff gibi). Veya tavşanlar kendi aralarında haberleşmek be birbirlerini uyarmak için arka ayaklarını yere vururlar, bu korktuğunun ifadesi olabilir. İki şekilde de mutlu olmadığından emin olabilirsiniz.

 

Homurdanmak: Ses ile pek iletişim kurmasalar bile bazen homurdanma sesi çıkartırlar, bu da hoşnutsuzluk belirtisidir.



Tavşanlar ne yerler? Öncelikle havuçtan bahsetmek istiyorum. Malum, tavşan deyince hemen aklımıza havuç gelir ama aslında tavşanlar havuca o kadar da meraklı değildir. Bunu ilk olarak Topi’nin havuca alenen burun kıvırması ile fark ettik. Hakikaten biraz araştırınca tavşanların genellikle havuca büyük bir düşkünlüğü olmadığını ve çok fazla havucun da içinde bulunan yüksek şeker yüzünden tavşanlar için zararlı olabileceğini öğrendik. İki günde bir adet veya her gün yarım havuç verilmesinde bir sakınca yoktur. Tavşanlarla havucun neden bu kadar özdeşleştiğini merak ediyorum. Teorim havucunun turuncu değil sap kısmını çok sevdikleri yönünde. Peki ama havuç yoksa ne yiyecekler?

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ

Tavşanlar ne yerler?

Öncelikle havuçtan bahsetmek istiyorum. Malum, tavşan deyince hemen aklımıza havuç gelir ama aslında tavşanlar havuca o kadar da meraklı değildir.Biraz araştırınca havucun içinde bulunan yüksek şekerin tavşanlar için zararlı olabileceğini öğrendim. İki günde bir adet veya her gün yarım havuç verilmesinde bir sakınca yoktur.
Tavşanlarla havucun neden bu kadar özdeşleştiğini merak ediyorum. Teorim havucunun turuncu değil sap kısmını çok sevdikleri yönünde. Peki ama havuç yoksa ne yiyecekler? 


 Yeşillikler:Tavşanlar tamamen ot-oburdurlar ve yeşil olan her şeyi yerler: Dereotu, maydanoz, salatalık, salata, lahana, enginar ve karnabahar yaprakları, Brüksel lahanası ve yeşil fasulye gibi. Tavşanların da insanlar gibi damak zevkleri vardır, ve bazı yeşilleri sevip bazılarına burun kıvırabilirler. Yeşilliklerin ve sebzelerin fazla verilmesi durumunda ishal olabilecekleri unutmamak ve bunları mutlaka dengeli vermek gerekmektedir

Hazır ve kuru mamalar:Kutu içinde satılan hazır tavşan mamaları mineral ve protein açısından zengin pelletler ve buğday, arpa gibi tohumların karışımdır, biraz hazır kuş yemlerini hatırlatırlar. Tavşanlar bu mamalarını çok severler ve günde bir, iki avuç bundan yiyebilirler. 


 Arada tatlı kaçamaklar için:Arada ödül olarak badem, ceviz, meyve ve kurabiye parçaları verilebilir. Özellikle meyveyi çok severler ama çok fazla verilmesi durumunda zararlı olabilir.



Önemli Bilgiler:

 -Kulaklarından tutularak kaldırılmazlar.

-Tavşanlar sosyal hayvanlardır ve yanlız kalırlarsa depresyona girebilirler

-İnsanların etrafında olmayı çok severler ama genellikle kucağa alınmaktan hoşlanmazlar

-Doğal olarak temiz hayvanlar olan tavşanlar kesinlikle tuvalet eğitimi alabilirler.

 -Çok hassas yapıları olan hayvanlardır ve doğru tutulmazsa ve çok yüksekten bırakılırlarsa bel kemikleri ve ayakları kolayca kırılabilir.

-Tavşanların su içemedikleri ihtiyaçları olan sutu sebzelerden aldıkları bilgisi kesinlikle yanlıştır. tavşanlara her gün taze içme suyu verilmelidir.

-Tavşanlar diğer hayvanlarla birlikte yaşayabilrler,ancak köpek ve kediler hususunda sahibin ikisini çok iyi gözlemlemesi ve fazlayalnız bırakmaması gerekir ve risklidir.




                                                        
                                                              HAMSTERLAR 


 Hamster, bilinenin aksine tavşanla fareyle sincapla bir şeyler karıştırılarak üretilmemiştir. Böyle bilinmesinin sebebi, doğada bulunan ilk hamsterların laboratuvarlarda bugünkü renk renk çeşit çeşit hale getirilmesidir. Laboratuvar deneylerinde kullanılmak için çoğaltılan bu hayvanlar, ucuzluğu, bakımının kolay olması ve bıcır bıcır görüntüleriyle çok kolay ve şipşirin evcil hayvanlar. Üstelik ne kadar elinize alıp mıncıklarsanız mıncıklayın, ses etmeyecek kadar da kalenderdirler.




Hamsterlar pek sosyal hayvanlar değildir, kendi cinslerinden hoşlanmadıkları gibi sizden de hoşlanmayabilirler. Bu hayvanlar gündüzleri uyuduklarından zorla uyandırıp sevmeye kalkarsanız ısırılmaya hazır olun. İlk eve getirdiğinizde aynı tavşanlar gibi size yavaş yavaş alışmasına izin verin. Yine de ne kadar alışırsa alışsın yeni uyandığında ya da yuvasını kurcalamaya kalkarsanız ısırılabilirsiniz.




Peki nasıl evcilleştirebiliriz?

4-7 haftalık hamster evcilleştirmek için idealdir. Yavru hamster sahibine çabuk alışır. ilk birkaç gün yerine alışması için onu yalnız bırakın ve elinize almayın. Onunla konuşun, böylece sesinizi tanıyacaktır. Yemini her akşam üstü kafes tabanına kendi elinizle koyun. Birkaç gün sonra yemi koyduktan sonra hamster yemini yerken elinizi yakınlarda tutun. Daha sonraki günlerde yemi elinizden sunun. Elinize korkusuzca binmeye başlayınca diğer elinizle sırtını okşayabilirsiniz. Elinize alıştıktan sonra ellerinizde ve kolunuzda yürütebilirsiniz.

 

Doğada hamster gündüz uyur, gece yiyecek arar. Eğer hamster uyurken onunla oynamak isterseniz onu nazikçe uyandırın. Tam uyanana kadar parlak ışıktan koruyun.

Hamster ancak korktuğu zaman dişler. Korktuğunda kulakları geriye kıvrılır. Kulakları dik hale gelene kadar onunla sakin bir tonda konuşun, ondan sonra elinize alabilirsiniz.

Hamster hareketli ve oyuncudur. Kafesinden kaçmak için en küçük fırsatı bile değerlendirecektir. Kaçtığında yakalamak için içinden çıkamayacağı bir leğenin içine en sevdiği yiyeceği koyun. Leğene çıkabileceği şekilde bir rampa oluşturun ve bu yola da en sevdiği yiyecekten ufak kırıntılar koyun. Gündüz uyuyan, gece yem arayan bir hayvan olduğu için tuzağınız ancak ortalık karanlık ve sakin olduğunda işe yarayacaktır.




Hamsterın bakımı kolay demiştik. Bu hayvancıklar kafeste yaşarlar. Akvaryum da olur ama havadar bir kafes daha konforlu olmaz mı? Çok zorda kalırsanız kuş kafesi bile kullanabilirsiniz geçici olarak. Kafesin dibine talaş sermeli ve bu talaşı sık sık değiştirmelisiniz. Bunun iki sebebi var, bu hayvanların nemi sevmemesi ve temizliklerine dikkat etmeleri. Buncacık hayvanın tuvalet sorunu olmaz ama ıslak talaşlar içinde huzursuz olur. Kafesin içinde bulunması gereken önemli aksesuarlar; özel yemlik ve suluk, kapalı bir bölme ve bir dönme dolaptır. Bunların hamster için özel yapılmış olması gerekir.

Hamster sıradan bir kaptan su içmez ve yemek yemez. Özel hayatlarına düşkün hayvanlar olduklarından yalnız kalacakları özel bir alanları olmalıdır. Fazla enerjilerini harcayabilecekleri ve eğlenecekleri bir dönme dolap da şarttır. Bunların hepsi ucuz plastik aksesuarlar ve pet shop'tan kolayca temin edebilirsiniz.

Hamsterları fındık, fıstık ve hazır yemle besleyebilirsiniz. En çok bunları severler, diş yapıları ve sindirim sistemleri bunlara uygundur. Tabii diğer evcil hayvanlar olduğu gibi hamsterlarda da tek tip rejim tavsiye edilmiyor. Arada bir sebze meyve verebilirsiniz, bunları da severek yiyeceklerdir, abartmamaya dikkat edin. Yem verdiğinizde yemiyorlarsa ısrar etmeyin, yuvalarında depolayıp acıktıklarında yemek gibi bir adetleri var.






Hamster Sırları

-Hamsterlar uzağı göremez. Miyoptu da diyebiliriz. Bunun yanı sıra tüm hamsterlar renk körüdürler.

-Hamsterların dört tane ön, beş tane de arka parmakları vardır.

-Hamsterlar egzersize, kafes içinde koşturmaya bayılırlar. Çok hareketlidirler. O kadar ki, hamile bir hamster günde 8 kilometreye yakın koşabilir.

-Sebze yemeği sevmeyen küçük çocuklarınız için harika bir rol model olabilirler. Çünkü, ıspanak, lahana, karnabahar ve aklınıza gelebilecek birçok sebzeyi iştahla yerler.

-Malesef ısırma gibi kötü bir huyları vardır. Bu nedenle, 6 yaş ve üstü çokcuklarla birikte olmaları daha iyidir.

-Bilinen 20 hamster türünün 6 tanesi Iran, Pakistan ve Afganistan’da bulunur.

-Kafeslerine koyduğunuz herhangi bir hayvanla dövüşmekten kaçınmayan agresifliğe de sahiplerdir. Biraz anti-sosyal biraz da gergin hayvanlardır.

-Küçük olduklarına aldanmamak gerek. Bu küçücük sevimli hayvan boyutlarının üzerindekokabilir. Özellikle dışkılarını kokusu rahatsız edici boyutlara ulaşabilir. Düzenli temizlik şart.



Tavşanlar, çenelerinin altında bulunan kıl folliküllerindeki salgı bezlerinden salgıladıkları feromonları çevrelerindeki cisimlere sürmek suretiyle kokularını çevreye bırakırlar. Bu kokuları alan diğer tavşanlar o bölgede yaşayan tavşanların varlığından haberdar olurlar. Bu davranış şekli tavşanlar için doğal ortamda aynı zamanda bir nevi iletişim aracıdır. ("Ben buralardayım, haberiniz olsun!" gibi) Böylelikle tavşanlar yaşadıkları bölgeyi ve diğer tavşanları tanıyabilirler.

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ

Tavşanlar doğada av konumunda oldukları için ürkek canlılardır. Bu sebeple yeni bir ortama uyum sağlaması biraz zaman alabilir. Özellikle yeni almış olduğunuz bir tavşanınız varsa yeni ortamına alışıncaya kadar daha dikkatli davranmalısınız. Tavşanınızın yaşadığı yerde gürültülü seslerin çıkarılması tavşanınızı strese sokabilir. Ancak ortamına alışıp kendini güvende hissettikten sonra, tavşanların ne kadar sevimli canlılar olduğunu sizde göreceksiniz.

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ
Tavşanlar doğada av konumunda oldukları için ürkek canlılardır. Bu sebeple yeni bir ortama uyum sağlaması biraz zaman alabilir. Özellikle yeni almış olduğunuz bir tavşanınız varsa yeni ortamına alışıncaya kadar daha dikkatli davranmalısınız. Tavşanınızın yaşadığı yerde gürültülü seslerin çıkarılması tavşanınızı strese sokabilir. Ancak ortamına alışıp kendini güvende hissettikten sonra, tavşanların ne kadar sevimli canlılar olduğunu sizde göreceksiniz.

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ
Tavşanlar doğada av konumunda oldukları için ürkek canlılardır. Bu sebeple yeni bir ortama uyum sağlaması biraz zaman alabilir. Özellikle yeni almış olduğunuz bir tavşanınız varsa yeni ortamına alışıncaya kadar daha dikkatli davranmalısınız. Tavşanınızın yaşadığı yerde gürültülü seslerin çıkarılması tavşanınızı strese sokabilir. Ancak ortamına alışıp kendini güvende hissettikten sonra, tavşanların ne kadar sevimli canlılar olduğunu sizde göreceksiniz.

Make Money Online : http://ow.ly/KNICZ

24 Nisan 2016 Pazar

Kuşların Günlüğü

Herkese Merhaba;

Bugün evcil kuş türleri hakkında yazalım.

                                                                 


                                                              Muhabbet Kuşları


Çoğunlukla muhabbet kuşlarıda, size sizden önce yakınlık gösterebilirler. Ancak bu narin vücuttaki eğlendirici kişilik, ona kaba davranmanıza asla müsaade etmez. Bir çok muhabbet kuşu, omuzlarınızda vakit geçirmeyi çok sever. Bu özelliklerine rağmen genellikle kucaklanacak, okşanacak hayvanlardan değildirler. Muhabbet kuşları, kendilerine her gün dokunulmasını isterler. Eğer dokunuşlarınızı yeterli bulmazlarsa utangaç, vahşi ve bazen de yaramaz olabilirler. Kolay edinilebilir olmaları ve konuşabilme yetenekleri tercih edilmelerindeki en önemli etkendir. Çok zeki ve kolay öğrenen bir kuştur.Çok dayanıklıdır. Topluluk halinde olmaktan hoşlanırlar.



          MUHABBET KUSU ILE NELER YAPILIR ?

Muhabbet Kuşlarınız ile yeterli ilgi ve sevgi bağı oluşturduktan sonra her türlü oyun ve eğlence serüvenine adım atabilirsiniz, bu sizin hayal gücünüze kalıyor elbette. İşte bunlardan bazıları :

1) Beyaz mektup kağıtlarından minik toplar yapıp beraber oynayabilirsiniz.


2) Ona ipler ile boncuklar ile oyuncaklar yapabilirsiniz,beraber oynayabilirsiniz.

.
3) Boş vakitlerinizden ya da kendinize ayırdığınız zamandan fedakarlık yapıp el becerilerinizi geliştirip tahtadan oyuncaklar yapabilirsiniz. [merdiven,tünek,rüzgar gülü]


4) Müzik açıp onunda öterek ya da kafasını sallayark eşlik etmesini sağlayabilirsiniz.


5) Her zaman para ile oyuncak almanıza gerek yok evdeki malzemelerden oyuncaklar yapabilirsiniz.
Plastik şise kapaklari işinize yarayabilir, hatta kabakta bir delik açıp ip geçirerek asabilirsiniz.

 Bitmiş tükenmez kalemlerin içini atarak malzeme elde edebilirsiniz[mesela 3 adet tükenmez kalem içleri atılıp içinden ip geçirilerek asılırsa birbirine çarptığında ses getirecektir.Bu onlar için zil gibi bir eğlencedir.]
d) İri boy düğmeleri yanyana gelecek şekilde iplerle bağlayıp ses getiren bir oyuncak.


6)Bazı yoğurt yada kova saplarından salıncak olarak yararlanabilirsiniz. (Arkada iki ucundan asılı köşeli salıncak)


7) Renkli dantel parçalarını oyuncak ve salıncak kenarlarına tutturabilirsiniz.


8) Meyve sebze parçalarını bazı oyuncaklarına kıskaçla tutturabilirsiniz.


9) Minik oyuncak bebekler, ayıcıklar vs. ile de oynayabilirler (ilk başta korkabilir ama zamanla alışırlar
).



 KONUŞTURMA TAKTİKLERİ

Muhabbet kuşları çok zeki ve öğrenmeye çok yatkın hayvanlardır. Kuşunuza konuşmayı öğretmenin en etkili yolu tabii ki onunla konuşmaktır. Onunla, sözcükleri yeni öğrenmeye başlayan bir çocukmuş gibi sabırla ancak bıktırmadan konuşun. Belirli olgu, davranış ve nesneleri adlandırın. Sürekli olarak; yanına geldiğinizde "Merhaba" , uzaklaşırken "Hoşça kal", yem/yeşillik/meyve vb. uzattığınızda "Teşekkür ederim" şeklinde. Evdeki diğer insanların ve herhangi bir diğer evcil hayvanın isimlerini de kullanabilirsiniz.

Ayrıca kuşunuzun davranışları ile söylemeye çalıştıklarına da karşılık vermelisiniz. Muhabbet kuşunuz, kafesten çıkmak istediğinde, acıkmışsa bu davranışı hakkında da konuşabilirsiniz. Örneğin dışarı çıkmak istediğinde “gel” , “çıkar beni” gibi kelimeleri tekrarlayabilirsiniz. Davranışlarını anladığınızı belli etmelisiniz. Gerçekten de henüz konuşmayan veya konuşmayacak olan bir kuş da bu sözlerinizle ne yapmak istediğinizi anlayacak ve ona göre tepki gösterecektir. Tabii ki kuşunuzun tepkilerini ve beden dilini çok iyi anlamanız şarttır. Konuşmayı öğretmek için davranışlarını gözlemlemek ilişkinizin gelişmesinde yapılması gereken ilk davranıştır.




Minik İpuçları :)
 
 
*Kuşunuz konuştuğunda dinleyin ve ona güzel şeyler söyleyerek cesaretlendirin.

* Sevdiği oyuncaklarla kuşunuzla birlikte oynayın, bu, dostluğunuzu daha da pekiştirecektir.

* Konuşmaya istekli olduklarını şurdan anlayabilirsiniz; Konuşmaya başladığınızda size yaklaşarak hareket etmeden dinlerler.Başka yere odaklanmazlar.

* Asla herhangi bir neden için muhabbet kuşunuzu avuçlamayın. Sizden nefret edecektir.







 Bu minik canlıları biraz sevgi ve sabırla yaklaştığınızda evde yeni bir ses olup sizin öğrettiklerinizi yapıyorlar.Örneğini bu videoda görebiliriz;

 






                                           



                                         Papağanlar 






Papağanlar oldukça sosyal kuşlardır. Sesleri taklit etmekte çok başarılıdırlar. Sık sık duydukları kelimeleri tekrar edebilirler.Papağanlar, sevimlilikleri ve konuşma yetenekleri sayesinde yüzyıllardır insanlar tarafından beslenmektedir. Kafes hayatına en çabuk alışan kuş türüdür. Ömürleri yaklaşık olarak 30 yıldır. Daha çok yaşamaları yaşam koşullarına bağlıdır. 



Papağanların eğitimi büyük bir sabır ister. Uzun yıllar yaşayabilen Papağanların yaşamlarını sağlıklı ve mutlu bir şekilde geçirebilmesi için bakımına gerekli özenin gösterilmesi gerekir.Öncelikle bir Papağan satın alınırken, tüylerinin parlak olmasına, gözlerinde, gagasında, ayaklarında herhangi bir sorun olmamasına, kısacası sağlıklı olmasına dikkat edilmelidir. Yavru Papağan alınması sahibine daha kolay alışması açısından önemlidir. Aynı Muhabbet Kuşları gibi Papağanlar da omuzlar üzerinde durmaktan hoşlanır. Ancak herhangi bir kızgınlık anında ısırılma olasılığına karşı dikkatli olunmalıdır.







Beslenme konusunda da biraz bilgi verelim.Papağanlar doğru ve dengeli beslenmezse, ömrü kısalır, erkenden ölümler gerçekleşebilir. Papağanların en sevdiği yiyecek çekirdektir. Petshoplardan temin edilebilecek olan ve Papağanlar için özel olarak hazırlanmış kutu yemler dışında, safran(aspir), kenevir, çamfıstığı ve yer fıstığını severek yerler.









!!!Küçük Bir Not : Papağanların insanlarla benzer bir özelliği daha bulundu. İngiliz bilim dergisi ‘Biology Letters’da yayımlanan araştırmaya göre, papağanlar da insanlar gibi ya solak ya da sağlak oluyor.
322 kuşu inceleyen Avustralyalı bilim insanları, 16 cinsin 15’inde, papağanın yiyeceğine baktığı gözle kullandığı pençe arasında kuvvetli bir bağ olduğunu buldu. Yani yemeğini sağ gözüyle kesen papağan, yiyeceğini büyük ihtimalle sağ pençesini kullanarak mideye indiriyor. 16 cinsin dördünde papağanların neredeyse istisnasız solak olması araştırmacıları şaşırttı. 




Papağanların insanları ve sahiplerini kabullenmesi biraz zaman alabilir ama bunu başardığınızda ortaya çıkan sonuçlar göz yaşartıcıdır.Onunla karşınızda bir insan varmış gibi iletişim kurabilir ve konuşabilirsiniz. Örneğini bu videoda görebiliriz. 










Hayat kısa kuşlar uçuyor.



23 Nisan 2016 Cumartesi

Köpeğin Günlüğü

Herkese Merhaba

Bugünkü konumuz en sadık dostlarımız köpekler.




Neden bize bu kadar sadıklardır? Neden hep arkamızı kollarlar? Bunun bir açıklaması var mı bilmiyorum.İçgüdüsel olup olmadığını belirsiz ama bence verilen sevgiyi anlıyorlar.Karşılıksız sevgi verirler,her zaman oyuna hazırdırlar,moralimiz bozuk olduğunda etrafımızda dönerler,sözümüzü dinlerler,gönülleri çok kolay alınabilir,kötü bir şey yaptıklarında özür diliyormuş gibi başlarını öne eğerler.Bir köpeğin gözlerine hiç dikkatlice baktınız mı bilmiyorum ama onların gözlerindeki sevgiyi ve bilgeliği görebilirsiniz.Çok duygusal hayvanlardır ve onu sevip,karnını doyuranlara her zaman sevgi ve sadakatla bağlıdırlar.



 Köpekler ve insanlar 30 bin yıldır beraber yaşamaktadır. Kedilerle birlikte dünyanın en geniş coğrafyaya yayılan ve en çok beslenilen iki evcil hayvanından biridir. 2001 yılı tahminlerine göre dünyada 400 milyondan fazla köpek vardır.Köpeklerin ve insanların ortak tarihi biraz sislidir, ama görülmez değildir. Köpeklerin yaşamı insanın varoluşu ve tarihiyle öylesine iç içe örtülmüştür ki, bir insanla bir köpeğin ilk kez ne zaman ve nasıl karşılaştığı tam olarak bilinememektedir.İlk insan, kuşkusuz, köpek dostundan en çok avlanmak için yararlanmıştır.Bugün çevremizde görülen köpek cinsleri, belli amaçlar için kullanılmak üzere en mükemmel köpeği yaratabilme çabasının ürünüdür. Sonuçta bütün bu merak ve eğillim, insanoğluyla başka hiçbir hayvan arasında görülmemiş boyutta bir dostluğun kurulmasına yol açtı. İnsanoğlu için ev hayvanları arasında arasında en çok sevilen ve tercih edilen hayvan yüzyıllar boyunca köpek oldu.





           


                                               Biraz da tüylü dostlarımızı tanıyalım;




Köpeklerin birkaç kelimeyi anladığı doğrudur.Mesela yat,yuvarlan,koş vs. gibi. Kelime dağarcığı inanılmaz seviyelere ulaşabilir ancak bir sınırının olduğu unutulmamalıdır. Birçok köpek sizi anlar ve ne düşündüğünüzü hisseder.Daha siz dile getirmeden sizi anlayıp isteğinizi yerine getirebilir. Ama köpeklerin sizinle iletişim kurması için kelimelerden çok vücut dilinizi kullanmanız onlar için çok daha kolay olacaktır. Sizi daha iyi anlayabilecektir.







Neden sevindiklerinde insanları yaladığını merak ettiniz mi?  
Köpekler çevremizde mutlu olduklarını bize göstermek için kuyruklarını sallarlar. Peki yalama? Bizi gerçekten tükürük içinde bırakmak zorundalar mı? Köpekler için sahiplerinin kucağına atlamak ve sahiplerinin tüm yüzünü ve kollarını yalamak, doğal bir içgüdü gibi görünüyor.Köpeklerin sahiplerinin yüzünü yalamasının ana nedeni temizlik içindir. Köpekler kendilerini temizlemek için yalamayı severler. Aynı içgüdüyü sizi temizlemek için de kullanırlar. Köpekler yüzünüzü yalamanın ve sizi temizlemenin, korumadan sonra en önemli görevleri olduğunu düşünürler. Onlara göre sahiplerinin temizliği köpeklerin işidir. Anne yalayarak yavrularına şefkat gösterir. Bu nedenle belki de köpekler ilgi ve sevgilerini göstermek için insan dostlarını yalamaktadır.


Köpeklerin ısırmasından korkan arkadaşlarımız da vardır illaki.Peki sahiplerini ısırırlar mı ya da neden ısırırlar?
Köpeklerin sahiplerini ısırmayacakları kanısı genel olarak yaygındır. Halk arasındaki inanış sahibini ısıran köpekden hayır gelmeyeceğidir. Halbuki ısırmak köpeğin doğal bir davranışıdır ve bunu yeri geldiğinde sahibi dahil herkese karşı kullanır. Nasıl her insan kendini korumak zorunda kaldığı veya çok sinirlendiği zaman karşısındaki insana vurabilirse köpek de aynı eylemi ancak ısırarak yapabilir. Köpek gerçekden sadık bir hayvandır fakat saldırganlık gösteren bir köpek durumuna göre ısıracağı kişinin sahibi olup olmamasına bakamayabilir. Bu durumda da sadık olmamakla suçlanabilir.


Eğer Cynophobia yani köpek korkunuz varsa çevrenizdeki insanların 'Sakin ol bak korkuyu hisseder'
dediklerine tanıklık etmişsinizdir.Köpeklerden korkmayan biri için bunu söylemek oldukça kolaydır, siz ise durduğunuz yerde korkudan ter dökersiniz.Peki bu ne kadar doğru? Köpekler hakikaten kendilerinden korkan ve panikleyen bir insan gördüklerinde, bunu hissederler mi ya da korkunun kokusunu alabilirler mi?İnsanların, hemen hemen tüm duyguları yüzlerinin sağ tarafına yansır. Romantik, sinirli, aç, düşünceli vb. nasıl olursak olalım tüm bu duygu ve düşünceler yüzümüzün sağ tarafına yansır. İşte köpekler de bu alandaki yansımaları takip eder ve tepki verirler. Korktuğumuzda salgılanan adrenalin hormonu sayesinde, korkumuzun kokusunu alıp, atağa geçebiliyorlar.Köpeklerin korkuyu hissettiklerinde bunu bir tehdit olarak algıladıklarına dair kesin kanıtlar yoktur. Esas dikkate alınması gereken şey, sizin köpekten korkmanız değil, köpeğin sizden korkmasıdır. Çünkü köpeği saldırgan olmaya iten şey kendisini tehlikede hissetmesidir, karşısındakinin korkusu, onu tetikleyecek bir dürtü değildir.



Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar. Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.
Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hissettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır.
Aynı insanlar gibi, köpeklerde eğitim alabilir ve becerilerini geliştirebilir. Bu eğitimlerin en zoru K9'dur. K9 köpekleri zor bulunur ve çok pahalıdır.
İnsanlarla binlerce yıldır beraber yaşayan köpeklerin en faydalı oldukları konu herhalde çobanlara yaptıkları yardım ve korumadır.



    TARİHE GEÇEN EN SADIK 10 KÖPEK  



Hachiko
Hachiko’nun sahibi Tokyo Üniversitesi’nde çalışan bir profesördü. Hachiko, sahibi ise her gün trenle giderken onu uğurlar ve akşam her zaman aynı saatte gelerek sahibini karşılardı. Birgün sahibi beyin kanasından üniversitede vefat etmesine rağmen Hachiko her gün sahibini İstanyon da beklemeye devam etti. Kasaba halkı onun bu sadıklığından o kadar etkilendi ki, Hachiko bütün Japonya’da meşhur oldu. Hachiko hakkında Richard Gere başrolünde oynadığı bir film bile çekilmiştir. Her gün beklediği noktada onun adına bir heykel dikildi.


                                     

Fido
Sahibi Carlo Soriani, Fido’yu sokak da yaralı bir şekilde bulur ve onu eve götürüp tekrar sağlığına kavuşmasına yardım eder. Fido sahibiyle müthiş bir bağ kurar ve her akşam onun işe gittiği otobüs durağında dönmesini bekler. Fido 2 yıl boyunca aralıksız sahibi durakda dönmesini bekler ve birlikte evlerine dönerler. Bir gün Soriani’nin çalıştığı fabrika bombalanır ve Soriani hayatını kaybeder. Fido her zaman olduğu gibi sahibini bekler fakat sahibi o gün gelmeyince eve döner. Fido 15 yıl boyunca taki ölümüne kadar her akşam sahibinin dönmesini bekler. Öldükten sonra sahibinin yanına gömülmüştür.



Pickles
1966 da düzenlenen FIFA Dünya Kupası sırasında kupa çalınır. Polisin kupanın nerede olduğuna ve kim tarafından çalındığı dair en ufak bir fikri yoktur. Collie cinsi köpek olan Pickles, Londra banliyösünde yol kenarında kupayı gazeteye sarılmış halde bulur ve ülke çapında büyük bir ün kazanır.





Bud Nelson
Horatio Nelson Jackson. otomobille Amerikayı boydan boya dolaşan ilk insandı. Yanına mühendis arkadaşı Sewall K. Crocker’ı da alarak yola koyulur. Yolculuk sırasında kendine bir pitbull alan Nelson, köpeği ve arkadaşıyla birlikte kıtayı dolaşır. Üçlü kısa zamanda büyük üne kavuşurlar.







Dorado
Omar Eduardo Rivera, 11 Eylül saldırıları sırasında ikiz kulede çalışan kör bir adamdır. Yanında aynı zaman da rehber köpeği Dorado da bulunmaktadır. Uçak binayı vurduğunda, o kargaşa arasında binadan çıkamayacağına inanan Eduardo, yaşama şansı olsun diye köpeğini salıp ona gitmesi emrini verir. Köpek, Eduardonun dediğini yapar ve ayrılır fakat 10 dakika sonra Eduardo bacağında tanıdık bir sürtünme hisseder, Dorado, Eduardo’nun iş arkadaşını bularak ona yardım etmesi için getirmiştir. 1 saat süren bir merdiven inişinden sonra ikisi de sağ kurtulur. Eduardo hayatını Dorado’ya borçlu olduğunu her zaman dile getirir.




Capitan
Capitan Arjantinli Manuel Guzman’ın Alman kurdu cinsi köpeğidir. Guzman 2006 da vefat ettikten sonra ailesi Capitan’a bakmaya başlar. Guzman’ın ölümünden bir süre sonra Capitan kaybolur. Birkaç hafta sonra aile mezarı ziyaret etmeye gittiklerinde Capitan’ın sahibinin mezarının başında beklediğini görürler. İlginç olan ise Capitan, Guzman’ın nereye gömüldüğünü hiçbir zaman görmemiştir. Capitan o kadar mezarlık içerisinde kendi sahibinin mezarını bularak büyük bir ün kazanmıştır.





Theo
Theo, sahibi ve partneri olan Onbaşı Liam Taşker ile birlikte Afganistan’da görev yapmaktadır. 2011’de Taşker görev sırasında öldürülür ve Theo bu durum karşısında çılgına döner. Theo üsse geri getirildikten birkaç saat sonra nöbet geçirerek hayatını kaybeder. Doktorlar Theo’nun stres yüzünden öldüğünü belirtir. Theo daha sonra madalya ile onurlandırılır.






Greyfriars Bobby
Bobby, Edinburg’da yaşamış ve sahibinin mezarı başında 1872’de ölene kadar 14 yıl geçirmiş bir köpektir. Bobby’nin tam ismi sonraları Greyfriars Bobby olarak değiştirildi; bunun sebebi beklediği mezarlığın isminin Greyfriars Kırk olmasıydı. Köpek, yerel bölgede o kadar meşhur oldu ki halk onun adına bir heykel dikti.







Hawkeye
Jon Tomlinson, bir deniz komandosudur. Köpeği Hawkeye ile çok yakın bir bağ kurmuştur. Jon Afganistan’da görevdeyken, helikopterinin vurulup düşmesi sonucu hayatını kaybeder. Cenazesine çok büyük bir katılım olur ve buna köpeği Hawkeye da dahildir. Hawkeye tören ortasında bir anda sahibinin tabutunun önüne gider ve kendini yere atıp tören boyunca orda öylece tabuta bakar. Köpekle sahibi arasındaki bu bağa törendeki herkes şahit olmuştur.



Lao Pan’nın köpeği
Lao Pan sıradan bir adamdı. Hiç evlenmemişti ve büyük bir serveti yoktu. Ama sahip olduğu şey köpeğinin sevgisiydi. 68 yaşında vefat ettiten sonra köpeği mezarı başından günlerce ayrılmadı. Köpek aç ve susuz sahibinin mezarı başında beklemeye devam etti.Köylüler durumu fark edince köpeği yemekle uzaklaştırmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. Çareyi köpeğe her gün yemek ve su getirip, mezar yanına bir kulübe inşa etmekte buldular.




Kedilerle birlikte dünyanın en geniş coğrafyaya yayılan ve en çok beslenilen iki evcil hayvanından biridir. 2001 yılı tahminlerine göre dünyada 400 milyondan fazla köpek vardır. - See more at: http://www.delinetciler.org/hayvanlarin-yapisi-ozellikleri/155651-kopekler-hakkinda-ilginc-bilgiler.html#sthash.r3mjpYOT.dpufİlk insan, kuşkusuz, köpek dostundan en çok avlanmak için yararlanmıştır.




Bu yazıyı da köpekler hakkında söylenen güzel bir sözle bitirelim;


"Köpek bir çocuğa sadakati ve azmi öğretir; tabi bir de yatmadan önce üç kez kendi etrafında dönmeyi." Robert Benchley